Turkische 7 Sekunden Videos

8 Kasım 2015 Pazar

Beyin

İnsan beyninin fiziksel ağırlığı 1.3 kilogramdır ve bu ağırlığın yüzde 80i de sudur. İnsan kimi bilimsel araştırmalara göre beyninin yüzde 10unu da, daha yeni bulgulara görede sadece yüzde yaraım veya bir buçuğunu kullanabilmektedir. Yani insanoğlu meydana getirdiği muhteşem medeniyetleri beyninin sadece bu kadarını kullanılarak oluşturdu.

Müdahale ve Değiştirme Yetkisi

İnsan ateş yakıp suyu kaynatabildiği gibi atoma elektrona müdahale etme imkanınada sahiptir. İşte bu imkan sayesinde eşyanın biçimini değiştirebildiği gibi olayların seyrine ve hadiselerin dizilişine dahi müdahale ederek pekala kaderini değiştirebilir. Zaten insan kendi kaderini değiştirmedikçe 'kural koyucu'nun karışması söz konusu değil. Siz kendinizi değiştirmedikçe ben sizi değiştirmem Buyurmuyormu cenabı hak? işte herşeyi Allaha bırakmış! kaderci islam dünyasının içine düştüğü halin izahı! Ve işte biraz küstahlık ve şımarıklık içermekle birlikte "insan kendi kaderini yazar" diyen batılı anlayışın insana sağladığı teknolojik imkanlar.!!

7 Kasım 2015 Cumartesi

Zekanın Yaşla İlişkisi

Zekamızın en büyük gelişmeyi hayatımızın ilk on yılında gerçekleştirdiği bilinmektedir. Bu süre içinde en hızlı gelişme ilk iki yılda gerçekleşir. Başlangıçta davranışı birkaç refleksten oluşan insan iki yıl sonunda kendi başına yürüyebilen , konuşabilen bazı basit problemleri  çözebilen neden sonuç ilişkisi kurabilen basit planlamalar yapabilen, hatırlayabilen bir kişi haline gelir. Sembollerle düşünebilme çağımız ise on bir yaşından itibaren başlar. On iki yaşından itibarende zekanın gelişme hızı yavaşlar ama yinede gelişme devam eder. On dört yaş ile 18 yaş  arası gelişmenin en üst seviyeye ulaştığı zamanlardır. Zihinsel güç 30 yaşına kadar bu seviyesini korur. Daha sonraki yaşlarda yeni malzeme öğrenmedeki başarı yavaş olarak azalmaya başlar.

Özgüvene Saldırı Modu

Vesvesenin başlıca hedefi özgüven duygusunu yok etmektir. Bilindiği gibi manalar kalpten çıktıkları vakit suretlerden soyunmuş olarak hayale gelir; ortada suretler giyerler. Beynimiz sürekli gelecek senaryoları hazırlayıp gelecekle ilgili tahminler yaptığı gibi hayalimizde kalbimizin ürettiği veya üreteceği manaların zihin tarafından algılanmasını tanınmasını sağlayacak suret ve kıyafetler üretir... Manalar o kıyafetleri giyip zihnimizin sahnesine çıkarlar ve orada kendilerine yol bulmaya çalışırlar.,

4 Kasım 2015 Çarşamba

Melek enerjisi nedir?

Melek enerjisi bir uygulama olarak kayıp kıta muya kadar giden kadim bir öğretidir. Melek enerjisini tanımlamadan önce insanı tanımlamak gerekmektedir. Tüm dinler insanı düşmüş melek olarak tanımlar.  İnsan yaratıldıktan sonra yüce yaratıcıdan kendisinin en büyük sırlarından birini ona tanıdı. Bu sır ego dur. Ego mu dilinde ben gidiyorum demektir. Yaradan egoyu bize hediye ettikten sonra kendisini deneyimleyebilmemiz için kanatlarımızı kesip dünyalara gönderivermiştir. Kutsal kitaplarda bahsi geçen insan, insanoğlu ve adem terimleri bunun ile bağlantılıdır. İnsanlar sırtlarında eskide kalma kanat yaraları taşır. Bu bölgeler hastalıkların travmaların ve enerjimizi sömürüp eriten dış varlıkların auramıza girdiği yerdir. Melek enerjisi zamanında sahip olduğumuz fakat şuan kullanmadığımız bir aura enerjisidir. Kullanmayı aksatıp unutmuştuk fakat yapılan uyumlamalarla bu yeteneğimizi tekrar kazanacağız.

Rüyalarınızı hatırlayın

Eğer uygun şeyleri yapar, gerekli eksersizleri sık sık yaparsanız bilinçli rüya görebilirsiniz. Örneğin, istediğiniz rüyayı görmeyi veya rüya görürken rüyada olduğunuzu farketmeyi ve rüyanızı koşullandırmayı öğrenebilirsiniz. Bu metodla rüya evreninizle, günlük uyanık yaşamınız arasında ilişki kurabilir ve yorumlar yapabilirsiniz. Hatta bir günlük tutarak, "Berrak Rüya" görmeye hazırlanabilir ve daha da ötede astral çıkış yani fiziki bedenden ayrılma deneyimini yaşayabilirsiniz.
Öncelikle bir rüya günlüğünüz olmalı ve hatırladığınız her rüyayı tarihi ile beraber detaylarını unutmadan hemen yazmalısınız. Sabah uyandığınızda, daha yataktayken bunu yapın; uyanınca kendinizi rahatlatın ve rüyanıza konsantre olun, diğer düşünceleri kafanızdan uzaklaştırın. Dışardan gelen etkileri engelleyin. Aniden uyandığınızda ilk aklınıza gelen şey günlük düşüncelerdir, bunu yapmayın ve kendinize yasaklayın. Ne şekilde uyanırsak uyanalım, gece boyunca gördüğümüz rüyaların izleri muhakkak bilinçaltımızda saklıdır.
Yeterince konsantre olursanız, bunların bazıları bilinçüstüne çıkmaya başlar ve anımsamaya başlarsınız. Yeterince deneyim kazanıldıktan sonra, hatırlama blokları büyür ve rüyalarınızın büyük kısmını otomatikman hatırlarsınız. Eksersizler belleğinizi güçlendireceğinden uyanık kişiliğinizle, rüya kişiliğiniz arasındaki ilişkiyi kuvvetlendirecektir. Önemli olan yansıtma yani projeksiyondur, yapacağınız veya kabul edeceğiniz şey rüya projeksiyonlarını fiziki dünyaya yansıtabilmektir. Eğer bu düşünce sizi rahatsız ediyorsa, kabulünüzü değiştirin ve bilinçaltınızın ortaya çıkması için kendinize telkin yapın.

Parapsikoloji inanç değil bilgidir

Rhine Araştırma Merkezi´ne gitmek için ne bir inanan ne de bir alaycı olmanız gerekmiyor. Amerikalı´ların % 60´ı gibi bir agnostik olmanız yeterli. Şimdi yine deneye geri dönelim; "Kırmızı ışıklı küçük bir odada ipuçlarını bulabilecek miyim? Şu ana kadar görüş alanımdan sızanlar izlenmeye başlandı. Örümceğe benzer kaşlar, memeli hayvan yüzleri.Kıllı, örümcek ve maymun karmaşaları. Kafamdan güzel diye geçiriyorum. Kürklü ama gözleri bir maymuna benziyor ama bu ne? Yarasa ya da bir fare. Bir de havuç var, ayıklanmış ama yapışkan. Peki, bunlar nedir? Yarım saat sonra Alexander kulaklıklardan konuşmaya başladı. Şimdi gözlerini açabilirsin dedi. Bir video monitöründeki imajlar serisinden bir tanesini seçmeliyim. Steinmetz´in beni yollamaya çalıştığını düşünüyorum. İlk resim altın bir aztek maskesini gösteriyor. İkincisinde, bir bahçede duran bir adam ve bir kadının birbirlerini yakmaya çalışmaları. Kalbim hızla çarpıyor fakat bekledim. Dördüncü resim iki adamın boynuzlarla oynamasını gösteriyor. Kedi ve fareyi tekrar görüp göremeyeceğimi sordum. ´Belki yanlış yaptım´ dedim. Fakat Steinmetz, kıllı yaratıkların resmini sallayarak içeri girdiğinde o kadar çok şaşırmadım. Rhine Araştırma Merkezi´nin şefi parapsikolog Richard Broughton titizlikle düzenlenmiş bürosunda ´Ben PSI´ye inanmıyorum" diyor ve "Bu bir inanç meselesi değil, bilginin özüdür´ diye ekliyor."