
"Düşünceleri beynime yaymaya çalışıyorlar. İnanın, yemin ediyorum ki ben deli değilim. Gözüme yerleştirilen masa tenisi toplarıyla bir budalaya benzediğimi dşünüyorum. Kırmızı renkle ışıklandırılmış, pembemsi ince bir dumanla dolu küçük bir odadayım. Kafamdaki kulaklıklardan gelen ses bir annenin sesi kadar müşfik ve rahatlatıcı; ellerim ısınıyor ve kurşun gibi ağırlaşıyor. Alnımda bir serinlik var. Ses; ´Tamamen rahatladınız´ diyor. Sonra bir dalga sesine dönüştüyor. Kendimi, zar gibi bir koza içinde korunan, rahimdeki bir cenin gibi hissediyor ya da öyle hayal ediyorum. Aslında ben bir Ganzfeld Deneyi´nin konusuyum. Almanca´da "tüm alan" anlamına gelen Ganzfeld, kendimi içinde uçuyor gibi hissettiğim sonsuz boşluğu simgeliyor. Deney, insanların uyurken ya da uykuya yakın oldukları anlarda ortaya çıkan psişik olayları incelemeleye dayandırılmış. Psişik sinyallerin gündüz saatlerinde çevreden gelen ve uyanık aklın özgün gürültüleri tarafından engellendiği düşünülüyor. Parapsikolog Cheryl Alexander diğer bir odadaki kontrol panelinde oturuyor. Alexander herhangi bir hayali tanımlayacağımı ya da kafamda toplanan kelimeleri tekrarlayıp tekrarlayamayacağımı soruyor. İletişimi sağlayacak sistemi kullanan Steinmetz ve Alexander´a bir mikrofon yerleştiriyorlar. Şu anda hiçbirşey görmüyorum."
0 yorum:
Yorum Gönder